Spordaki şiddet hukuki mevzuatlardaki eksikliklerden veya mevzuatların kararlılıkla uygulanmamasından da kaynaklanabilmektedir. Spor ile ilgili mevcutlar ile sadece Kanun, Yönetmenlik gibi yasal mevzuatlar algılanmamalıdır. Bu yasal mevzuatların yanında ayrıca spor Federasyonlarının kendi mevzuatları olan talimatlar da kastedilmektedir.
Gerek idari anlamda Federasyonların talimatları ile gerekse yasal mevzuatlar ile bir takım yaptırımlar ön görmek sporda şiddeti önlemek için yeterli değildir. Ayrıca bu talimatların ve mevzuatların her kesim için kararlılıkla uygulanabilmesi ve toplumunda da idari ve yasal düzenlemelerin ve yaptırımların uygulanabileceğinin bilinmesi gerekmektedir. Eğer toplum içerisinde bu yaptırımların uygulanmama ihtimalinin olduğunun düşünülmesi bile, bütün bu mevzuatları etkisiz hale getirebilmektedir.
Bir kez bile bu yaptırımların uygulanmaması halinde, bundan sonraki aynı şiddet olaylarına da yaptırımların uygulanamayacağı anlamına gelmektedir. Aksi halde aynı şiddet olaylarından birine yaptırım uygulayıp, bir diğerine uygulamamak daha büyük şiddet olaylarının doğmasına sebep olabilecektir.
Federasyonlarca getirilen talimatların veya hukuki mevzuatların uygulanmasında objektiflik ve belirginlik hakim olmalıdır. Çünkü spor faaliyetleri toplumsal olaylardır. Bu toplumsal olaylarda suç ve suçlunun kesin olarak tespit edilmesi güçtür.
Federasyonların yaptırımların da hangi suç hangi cezanın verileceği net ve belirgin olmalıdır. Örneğin bir suç karşılığı ön görülen ceza “1 ile 3 maç arası saha kapatma” şeklinde alt ve üst sınırlar belirtilerek olmamalıdır. Kesin olarak hangi suç için hangi cezanın verileceği belirtilmelidir. Çünkü aynı suça farklı cezalar verilebilmektedir. Buda seyircinin Federasyonlara ve kurullarına olan bakış açısını olumsuz etkilemektedir.
Spor Federasyonların yaptırımları ile yasal mevzuatlardan kaynaklanan kamunun yaptırımı farklıdır. Bu her iki yaptırım ayrı ayrı uygulanmalı ve yürümelidir. Bu iki ayrı yaptırım tipi birbirlerini etkileyebilirler fakat birbirlerini beklememelidirler.
Spor Federasyonlarının yaptırımlarında sadece suç ve suçlu cezalandırılmamaktadır. Spor faaliyetlerinde suçların kişiselliği ilkesi uygulanamaz. Yine Federasyon yaptırımlarında kesin suç şüphesi veya kesin deliller aranmamalıdır. Spor faaliyetlerinde şaibenin veya ihtimalin var olması yeterli olmalıdır.
Son zamanlarda ceza hukukundaki “şüphe” tanımlamasının spor alanında da uygulanmaya çalışılması son derece yanlıştır. Çünkü ceza hukukunda var olan “şüphe” tanımı spor Federasyonlarının kararlarında dikkate alınamaz, uygulanamaz. Aslında ceza hukukunda var olan “şüphe” tanımı spor faaliyetlerinde “şüphe” olarak değil, “şaibe, ihtimal” olarak algılanmalı ve bu şekilde tanımlanmalıdır. Spor faaliyetlerinde ise şaibenin veya ihtimalin var olması yeterlidir, ayrıca kesin delil ve kesin ispat aranmamalıdır. Sporun anlam ve amacı bunu gerektirir. 23/05/2012